Uzay Hukukunun Tarihi ve Hukuki Gelişimi

Özet
Gökyüzü, insanoğlunun yüzyıllar boyu görüp erişemediği, bilhassa elde edemediği “şey”lerden biri olmuştur. Teknolojinin gelişmesiyle gökyüzüne, daha spesifik bir ifadeyle uzaya erişimin artık mümkün olduğu söylenebilir. Ancak insanoğlunun uzayı elde edip edemeyeceği hususunu bilebilmek, halen tanık olduğumuz tarihsel sürecin hitam bulmasıyla mümkün olabilecektir. Devletler, uzaya erişimin mümkün olduğunu anlaması ve bunu başarmasıyla birlikte yeni bir hukuk dalının doğmasına vesile olmuşlardır. Bu hukuk dalının kaideleri saptanmaya çalışılmakta, kimi kaideler devletler tarafından kabul görürken kimileri hala tartışılmaya devam etmektedir. Nihayet günümüzde gelişimine hala devam etmekte olan uzay hukuku, özellikle Birleşmiş Milletler nezdinde yapılan çalışmalara konu olmaktadır. Bu çalışmamızda uzay hukukunu ortaya çıkaran tarihsel devinimler ile hangi hukuki metinlerin uzay hukukuna öncülük ettiğini izah etmeye çalışacağız.
Anahtar Kelimeler: Uzay, Birleşmiş Milletler, uzay hukuku, milletlerarası antlaşmalar, tarihsel gelişim, hukuki metinler

Abstract
The sky, has been one of the things that human being has seen, yet, couldn’t reach, especially couldn’t acquire for centuries. With the development of technology, it can be said that it is now possible to reach the sky, more specifically the space. However, knowing whether human being can acquire the space will only be possible with the completion of the historical process that we are still witnessing. States have been instrumental in the emergence of a new branch of law, with the realization that access to space is possible and their achievement of access to space. The rules of this branch of law are being tried to be determined, while some of the rules are accepted by the states, some still continue to be discussed. Finally, space law, which still continues to develop today, is the subject of studies carried out especially at the United Nations. In this study, we will try to explain the historical movements that reveal the space law and which legal documents lead to space law.
Keywords: Space, United Nations, space law, international treaties, historical development, legal documents

Giriş
Gökyüzü, geçmişten beri, insanlar için üzerine konuşulabilecek bir sır olarak karşımıza çıkmaktadır. Her geçen gün uzayla ilgili yeni bir bilgi edinmeye devam eden insanlık, bu teknolojik ilerlemelerin getirdiği “doğa hali”nden çekinmekte haklıdır. Devletlerin ve uluslararası kuruluşların, bilhassa Birleşmiş Milletler’in bu konuda kurallar bütünü oluşturmaya çalışması da bu nedenle son derece yerindedir. Nitekim hukuk kurallarının ihtiyaçtan doğduğu bilinir. Uzay hukukuna ilişkin çalışmalar da uzayın insanlar tarafından keşfedilmesi ve kullanılmaya başlamasıyla önem ve hız kazanmıştır. Teknolojik gelişmelere paralel olarak hukuk kuralları önce toprak üzerinde, sonra denizlerde ve nihayet hava sahasında uygulanmış ve gelişme göstermiştir. Uzay ise bu gelişmelerin en sonuncusudur.2 İnsanoğlunun uzaya çıkması her ne kadar 20. yüzyılın ortalarında gerçekleşse de uzay hukuku ile ilgili gelişmelerin olacağına ilişkin düşüncelerin ortaya konulması 20. yüzyılın başlarına isabet etmektedir. Doyle’nin eserinde bahsettiği Laude, 1910 yılında yapmış olduğu çalışmalarında yeni bir kanun fikri ortaya atmış ve bu yasal düzenin uzay hukukuna istinaden gelişeceğini ifade etmiştir. Uzayın keşfedilmesi ve devletler ya da özel hukuk tüzel kişileri tarafından kullanılmaya başlanması yasal metinlerin de sürekli güncellenmesini zorunlu tutmaktadır. Buna istinaden Birleşmiş Milletler nezdinde yapılan çalışmalar, çalışmamız boyunca incelenmeye çalışılacaktır. Ayrıca uzayın keşfinin tarihsel gelişimine de çalışmamız kapsamında kısaca değinilecektir.

1 – Uzayın Keşfi
Tarihçiler, uzaya, bilhassa roketlere ilişkin ilk faaliyetlerin Çin tarafından 11. yüzyılda yapıldığı konusunda mutabıktırlar.4 Buna karşılık modern anlamda uzayın keşfedilmesine SSCB’nin 4 Ekim 1957 tarihinde Sputnik-1 adlı dünyanın ilk yapay uydusunu uzaya
yollamasıyla başlanmıştır. Bu tarihe kadar gerçekleşen tarihsel gelişimlerden önemli gördüklerimizi sıralayacak olursak: Almanya’nın 1. Dünya Savaşı’nı kaybetmesi ve Versay Barış Antlaşması neticesinde konvansiyonel silah imalatına sınırlandırılma getirilmesi ile Almanya’nın bu sınırlandırılmalara konu edilmeyen roketler üzerinde çalışmalarını yoğunlaştırması, nihayet 1942 yılında V-2 roketleri icat ederek kullanmaya başlaması ilk sıraya konulabilecektir. Zira V-2 roketler, 2. Dünya Savaşı sonrasında ABD ile SSCB arasında yaşanan “uzay yarışı”nda kullanılan roketlerin temelini oluşturmaktadır.

İkinci sırada, 2. Dünya Savaşı’ndan galip ayrılan SSCB ve ABD, uzaya ilişkin çalışmalarda başrol pozisyona geçmeleri zikredilebilecektir. Nitekim SSCB, 12 Ocak 1955 tarihinde Dünya’nın ilk uzay üssünü kurmuştur.5 Takip eden yıllarda SSCB tarafından 4 Ekim 1957 tarihinde Sputnik-1 uzaya fırlatılmış ve yönürgeye yerleştirilmiştir. 3 Kasım 1957 tarihinde ise Sputnik-2 uzaya fırlatılmış, böylece uzaya gönderilen ilk canlı “Laika” isimli bir köpek olmuştur…

📄 PDF’yi Görüntüle